Ramazan recep ayının başlamasıyla
ilk huzmelerini göstermiş, şabanın on beşinci gecesinden sonra geri sayımla beklenir
olmuştu.
On beş- on altı saat yemeden
içmeden sıcak hatta son yılların en sıcak yazlarından birinde yaşanacak gibi Ramazan.
Ortalama bir insan ömrüne bir iki kere sığacak bir tecrübe bu.
Oruçlular için zorluğun derecesi
onlara sınanma derecelerini de hissettirir. Giderek daha varlıklı olduğumuz şu
yıllarda, nimetlere ulaşmanın görece daha kolaylaştığı bir zaman diliminde hele
tüketmenin, dünyadan haz almanın kutsandığı bir asırda orucun daha farklı
anlamlar kazandığı anlaşılıyor.
Zayıflamanın kilo almaktan daha
belirgin ve daha masraflı bir gündem olduğu bu günlerde oruç onu tutanlara
bedenlerinin kendilerine ait değil emanet olduğunu bir kere daha
hatırlatacaktır.
Cinselliğin; aşk, ahlak, kişilik,
karakter gibi değerlerin önüne geçtiği bu günlerde oruç, oruçluya cinsiyetin
ötesinde insan olduğunu bir kere daha hatırlatmalı.
Çenebazlığın, laf yetiştirmenin
özgürlükle koşut görüldüğü; sükûtun, sessizliğin zayıflık görüldüğü bu günlerde
oruç onu tutanlara ağza giren kadar ağızdan çıkan şeylere de dikkat edilmesi
gerektiğini bir kere daha hatırlatmalı, hatırlatacaktır.
İbadetlerin vakitli olmasının bir
hikmeti de insanı dünyaya değil vaktin dışına yöneltmesidir. Sahurdan iftara,
iftardan sahura bir sarkaç gibi gidip gelen insanın bu dünyanın ötesine
yönelmesi için ramazanda yollar kolaylaşmıştır.
Ramazan ayında açılan yolların öte
dünyaya uzandığının en güzel timsali bu ayın “Kur’an ayı” olarak anlaşılması
şüphesiz. Boğazımıza kadar battığımız dünyadan mukabele ve hatimlerimizle çıkmaya
çalışırken gerçek hayatı daha yakından hissedeceğiz inş. . Ramazan ayında “Allah’la
konuşmak isteyen Kuran okusun” düsturuyla dillerimizi, gözlerimizi,
gönüllerimizi, ah evet gönüllerimizi, evlerimizi ve bütün çevremizi bereketlendireceğiz
inş. .
Bir yıl boyunca türlü telaş ve
hezar endişeyle akışına kapıldığımız dünya hayatının, bizi istediği yere alıp
götüremediğini hatırlayacağız. Hatırlayacağız çünkü akla, mantığa, stratejik
hesaplara, türlü planlara sığmayan bir anlayışla duracağız, tevakkuf edeceğiz,
itikafa gireceğiz.
Hatırlayacağız çünkü kazanmak
için başkasını ezmeyi, sömürmeyi ilke edinen bir zihnin karşısına kendimizi Allah’a vakfederek duracak, itikâfa
gireceğiz.
Birbirini geride bırakmanın hazzıyla
yükselmeyi başarı sayanlara inat nefislerimizi alçaltarak en mahrem hâllerimizin
şahidi Rabbimize yönelecek ve öylece duracağız.
Duracağız çünkü içindekilerle
birlikte ölüm denizine sürüklenen sel sularından ayrıştıracağız kendimizi.
Duracağız çünkü dünyanın dört bir
yanında ezilen, sömürülen, horlanan insanların hallerini, sesini daha iyi görmek
ve duymak için kulaklarımızı, gözlerimizi paslarından arındıracağız.
Her an hatırlayacak ve duracağız!
Bütün bedenimizi, ruhumuzu maddi
ve manevi araçlarıyla yoran bu hayatta yeniden var olmak, yeniden aktif olmak
için duracak/ tevakkuf edecek itikâfa gireceğiz.
Ve inşallah şunu demek için
duracağız:
Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes
Ey kahpe rüzgâr artık ne yandan esersen es...